Aslan

Oğlumun arkadaşı Aslan (tabii ki adı bu değil ama görüntüsü tam bir Aslan olduğu için ona bu adı uygun gördüm) 9 yaşında, uzun ve atletik yapılı, aşırı derecede sevimli, sempatik ve güler yüzlü bir çocuk. Aslan'ın elinden türlü iş geliyor; bir bakıyorsun sihirbazlık öğrenmiş, bir bakıyorsun bozuk elektronikleri tamir etmeyi, bir bakıyorsun akvaryum balıkları hakkında sana profesörler gibi ders verebiliyor..

Fakat Aslan'ın bir sorunu var. O, ilaçlarını almadığı zaman, beş dakika yerinde sabit duramayan, bir işe iki dakikadan fazla konsantre olamayan, sık sık kendini ve sıklıkla başkalarını yaralayan, herşeyini biryerlerde unutup kaybeden bir başka çocuğa dönüşüyor. Aldığı ilaçlar ise, onu sakinleştiriyor sakinleştirmesine ama aynı zamanda da Aslan olmaktan çıkartıp, başka bir çocuğa dönüştürüyor.. Aslan'ı ilaçlardan önce ve sonra tanımış olan herkes, bu farklılığı hemen görüyor ve hem şaşırıyor, hem üzülüyor, hem seviniyor, tam ne diyeceğini, ne demesi gerektiğini ve mutlak doğrunun da ne olduğunu bilemiyor....

Aslan'ın ilaçlarını her sabah okula gitmeden bir saat önce alması gerekiyor. Okul bitip, öğle yemeği yenilip, ödevler az kolaylandığında, ilacın etkisi yavaş yavaş geçmiş oluyor ve Aslan bir süreliğine eski Aslan oluyor. O zaman da herkes yine ne yapacağını, nasıl davranacağını tam bilemiyor çünkü evet Aslan çok sevimli, çok sempatik bir çocuk ama onun misafir geldiği günler, o evlerde bir bomba patlamış gibi oluyor. Karıştırılmadık göz kalmıyor, inilip çıkılmadık merdiven, üzerinde atlanmadık yatak ve koltuk, açılıp kapanmadık elektrikli alet kalmıyor... Dolayısıyla "ilaçsız Aslan"a, normal bir yetişkinin tahammül süresi en fazla 60 dakika. O da arada yemek arası falan verilerek ve bahçeli bir ev içinde.

Hâl böyleyken, Aslan'ın ebeveynleri ayrı ve devletin sağladığı bir sığınma evinde kalan ve biraz değişik, içine kapalı bir kadın olan annesini ve haftasonları gittiği babasını tanıyan da pek yok. Bu çocuk nasıl büyüyor, nerde kiminle kalıyor, ne yiyor içiyor, güvende mi, bilinmiyor ama bir şekilde büyüyor.. Yaz boyu Aslan sokaklarda bisiklet sürdü, ağaçlara tırmandı, gece karanlığında mahalle arasında kendi gibi sığınma evinde kalmakta olan arkadaşlarıyla top oynadı. Türlü türlü çocuklar hepsi, kimi Afrika'dan gelmiş, kiminin 6-7 kardeşi var. Bu sığınma evi bu zengin mahalleye yapılırken, wasp klasmanındaki mahalleli çok imza topladı "istemiyoruz" diye.. Yine de yetmemiş ki imzalar, yapıldı. Ogün bugündür de yetmiyor yine "suç oranı sıfırdı, bir oldu" diye deli deli imzalar toplayıp uğraşıp duran bir grup var yine.. Tek tek bakıldığında hepsi dezavantajlı ama masum insanlar, biraraya geldiklerinde evet, biraz korkutucu, tekin olmayan bir kalabalık oluyorlar.... Ama yine de insanlar.

Ve bu insanların içinde Aslan gibi çocuklar da büyüyor. Bir şekilde okula gidip geliyor, ilaçlarını aldıkları sürece arkadaşlarına misafir oluyor, okul sonrası da, yaprak düşse sesi duyulan ölgün mahalleye ses oluyorlar.......

Aslan'ın büyümesini izliyorum. Bazen bize gelip yemek yiyor, oynuyor, keşke elimden daha fazlası gelse ama evde başka aslan yavruları da var ve sonuçta sınırlarımı bilmem gerekiyor.. Ama çok sık düşünüyorum Aslan'ı, bazen endişe ediyorum, bazen hayranlık bazen de korku duyuyorum... Ne olacak inan bilmiyorum....... 

Comments

  1. Gözlerim dolu dolu okudum, nedenini tahmin edersin…

    ReplyDelete
  2. Ah! Ne zor hayatlar ve ne zor çocukluklar var. :(
    Onların farklı olmanın getirdiği dezavantajlarla yaşamayı öğrenmeleri gerekiyor, hiç adaletli değil.

    ReplyDelete

Post a Comment

Popular posts from this blog

Cenk de benim kıymığım işte..

Beni yazsana... dedi.

Girizgâh