Beni yazsana... dedi.
Kadın: "Aslında seninle ilk karşılaştığımız gün karar vermiştim yazmaya. Sonra aradan bir ay geçti ve ben kimden başlayacağımı bilemediğim için, kimseyi yazamadım... Şimdi de, gerçekten iyi bir fikir olup olmadığından eskisi kadar emin değilim" deyince, Adam: "Beni yazsana...." deyiverdi. "İyi de ne yazacağım ki senin hakkında, çok uçuşkansın, iki üç bilgi kırıntısı, güzel bir gülümseme.. Bunlarla dolmaz ki.." dedi Kadın. "E anlatayım o zaman?" dedi Adam ve yaklaşık iki saat, durmadan, duraksız, konuştu.... Ve Kadın dinledi, bir iki soru sordu bazen ama genelde dinledi. Yürüdüler uzun uzun.. Adam İsviçre'de doğmuş, büyümüştü. Kadından küçüktü ve birinci dünya ülkesinde büyüyen her çocuk gibi, büyürken habersizdi birçok şeyden. Pamuklara sarmıştı onu annesi, hayır pamuklara değil, ipek kozasına sarmıştı. Güvenli, sıcak, sakin bir koza içinde saklamıştı. Çünkü İtalyandı annesi, İtalyanlar da Türkler gibi, çocuklarını sıkı sıkı duygusal kundakla...